Bir aşk için yapabileceğin herşeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan için rahat olsun.Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır.Hani ağzınla kuş tutsan''Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?''diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin.
İki ucu keskin bıçaktır bu işin.Yaptıklarınla değil,yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman.Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Üzülme,sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin,içtin,ağladın,güldün,şarkılar söyledin,düşündün,şiirler yazdın.''Peki o ne yaptı?''deme.
Herkes kendinden sorumludur aşkta.
Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Senin hayatı ıskalama lüksün yok.Onun varsa,bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.Her zamanki gibi yaşayacaksın sen.
''Acılara tutunarak'' yaşamayıöğreneli çok oldu.Hem ne olmuş yani,yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.
Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki...Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.
Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?
Kentin hiç girmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.
Yine içeceksin rakını balığın yanında.Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası...
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun ki aslolan yürektir.
Yürek sesini bilmeyenler,ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma;yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.
Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.Elbet bitecek güneşe hasret günler.
..ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil,güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...